Scroll Top
Ataşehir, 8215/2. Sk. no:1/A, 35000 Çiğli/İzmir

Terapide Ne Konuşulur?

terapi

Terapide neler olur?

Terapinin konusu nedir?

Geçmişte bu deneyimi olmayan birini;

Terapi sürecinde neler olur?

Söze nasıl başlamam gerekir?

Psikolog bana neler soracak?

Gittiğimde neyi nasıl anlatırsam psikolog beni daha iyi anlar?

Seans içinde neler konuşacağım?

Seansta hep ben mi konuşacağım?

Ona neyi ne kadar anlatmam gerekir?

Onunla her şeyi konuşabilir miyim?

Gibi pek çok konu strese sokabilmektedir. Hatta bu durum zaman zaman kişinin destek alma fikrini ertelemesine, kaygı duyuyorsa kaçınmasına neden olabilmektedir. Fakat yukarıda bahsedilen durum; danışmanlık süreçlerinin sadece başında değil, konuşulan konulara göre ortasında ya da sonunda da yaşanabilmektedir. Paylaşılanların getirdiği duygusal ağırlık, danışanları terapistlerine yakın hissetseler ve sağlıklı bir ilişki kursalar da konu bulmada zorlayabilmektedir. Bulunulan yerde, kişinin özel meselelerinin yanında oda içinde nasıl hissettiğini, orada bulunmaya dair içinden neler geçtiğini de konuşması mümkün ve önemlidir. İlişkiyi derinleştirip güveni inşa edecek yapı taşlarındandır. Bu açıdan terapinin konusu odada terapistle karşılıklı otururken olan biten de olabilmektedir.

Bu noktada öneri vermek yerine seans odasına gittiğinizde karşınızdaki koltukta oturan kişinin duruşunu aktarmak ilk etapta daha ufuk açıcı olacaktır. ‘Terapist’ dediğimiz kişi, kendisinden randevu talep eden danışanlarını/hastalarını neredeyse tamamen önyargısız, onlar hakkında bir fikri olmadan, daha önce hiç duymadığı deneyimleri duyacağı motivasyonuyla beklemektedir. Her başvuru, başvuran kişiler için olduğu kadar uzmanlar için de yeni bir deneyimdir. Başvuran kişi kadar onlar için de süreç belirsizlik içerir ve her belirsiz durum biraz da tekinsizdir.

Aslında her iki taraf bu açıdan bakıldığında eşit şartlara sahiptir. Seans odasında eşit başlayan süreç, danışan ve danışman tarafından bu şekilde sürdürülür. Danışanları/hastaları tarafından aktarılmaya başlanan her şey uzmanlar için aynı öneme sahiptir. Hiçbir olay/deneyim bir diğerinden daha öncelikli ya da önemli değildir. Bu nedenle terapist o anda anlatılan ve sonrasında anlatılacak olan şeylerle ilgili beklentiye sahip olmadan o koltukta oturur. Objektif tutum bu şekilde oluşturulmaktadır.

Beklentisiz ya da başka bir değişle önyargısız olma durumu her seansta yinelenir. Bu bakış açısı ve duruşu da kişiyi seans odasında özgür kılar. Konuşmaya ihtiyaç duyduğu aklına gelen her şeyi mümkün olduğunca olduğu gibi aktarabileceğini hissetmek, kişide güven duygusunu uyandırır. Bu noktada konu, ihtiyaç duyulan her şey olabilmektedir.

Bu noktada şunu rahatça diyebiliriz sanırım; kişilerin kendi süreçlerine başlarken kaygı duyabildiği bu tarz konular onlar için çoğunlukla ilk seansa özgüdür, zaman içinde hafifleyebilir. Bir uzman için ise bu belirsizlik daimidir. Çünkü terapi, kişiyi dönüştürür, değiştirir. Bu durum bazen o kadar hızla olur ki haftalar içinde danışanın/hastanın olayları aktarımı, anlatım şekli, bu esnada durduğu nokta değişkenlik gösterebilir. İşte bu esnek durum belirsizliği ve dinamizmi daimi kılar. Uzman danışana/hastaya göre konumlanır, oraya gelen kişinin duygu ve düşünceleri ise terapistin yansıtmaları ve yorumlarına göre şekillenebilir. Her ilişkide olduğu gibi bu ilişkide de karşılıklılık hakimdir.

               Terapi dönüşüm ve değişimdir, sürprizli yolda birine güvenerek belirsizliği göğüslemektir. Başvuran kişilerin içsel süreçlerini çalıştıkları kişilere anlatmakla yükümlü ya da sorumlu olduğu bir konu ya da yaşam alanı yoktur. Terapinin konusu nedir sorusuna verilecek en uygun cevap; kişinin ta kendisidir. Danışan/hasta orada ne anlatmak ve nasıl var olmak istiyorsa o şekilde bulunur. İçerikle ilgili planlar yapmak, sınırlar koymak ve süreci fazlasıyla belirgin hale getirmeye çalışmak ise doğal akışı bozabilecek bir unsurdur. Odada en doğal hal içinde bulunmak, kişinin kendine yarattığı en özgür alandır.

Varoluşçuluk Hakkında Ayrıntılı Bilgilere Ulaşmak İçin Tıklayınız.

Benzer gönderiler