ANKSİYETE / KAYGI BOZUKLUĞU
Kaygı Bozukluğu, Anksiyete Bozukluğu, Kaygı Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Hem çocuk hem yetişkinlerde en az altı aylık bir sürede okul, iş yaşantısı gibi alanlarda görülen genel aşırı kaygı, huzursuz hissetme, kuruntulu olma gibi durumların mevcut olması, kaygı bozukluğu hakkında konuşmada önemli unsurlardır. Burada yaşadığımız normal kaygılardan ayrılan nokta; bireylerin bu duygularını yatıştırmada, kendilerini sakinleştirmede güçlük çekmeleri ve en önemlisi günlük rutinler ile yaşantıyı devam ettirmede zorlanır hale gelmeleridir.
Kaygı Bozukluğu belirtileri; dinginleşememe (huzursuzluk) ya da gergin ya da sürekli diken üzerinde olma, kolay yorulma, odaklanmakta güçlük çekme ya da zihnin boşalması, kolay kızma, kas gerginliği, uyku bozukluğudur (uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük çekme ya da dinlendirmeyen, doyurucu olmayan bir uyku uyuma).
Kaygı, hepimizin doğduğumuzdan itibaren yoğun bir şekilde hissettiğimiz temel bir duygumuzdur. Bunun zaman zaman artıp azalması mümkünken tamamen kaygı duygusundan kurtulmamız mümkün değildir. Her duygu gibi var olduğumuz sürece o da var olmaya devam edecektir. Kaygı bozukluğu dediğimizde genelde patolojik bir durum akla gelirken terapide amaç bunu patoloji adı altından ve genellemesinden çıkarmak; irdelenebilir, hakkında konuşulabilir, keşfedilebilir hale gelmesini sağlamaktır. Acaba kaçındığımız, görmek istemediğimiz, fark edemediğimiz hangi durum, kaygı duygusunun baş edilemediğini hissettirecek kadar yoğun?
Burada öncelikli konu bireyin iç görüsünün ne kadar olduğu, kendi ihtiyaçlarını ne kadar görebildiğidir. Bu noktada biraz çocukluk yaşantılarına girmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Duygusal bağ kurulan ya da bakım alınan kişiler tarafından çocuğun ihtiyaçları görülmedikçe; çocuk yetişkin olduğunda kendi içine bakmakta, ihtiyaçlarını görmekte, kendine dönmekte zorlanabilir. Bu o kadar büyük bir gereksinimdir ki psikoterapinin dışında kalan pek çok alanda gerçekleştirilen ‘kendinin farkında ol, bilinçli farkındalık’ çalışmaları kendine dönebilme egzersizlerini içerir. Psikoterapinin içinde ise kişi daha önce kimse tarafından görülmediğini düşündüğü veya gerçekten görülmemiş olan ihtiyaçlarını keşfettikçe kendine bakım vermeye başlar ve bu da pek çok gelişimin / ‘iyileşmenin’ başlangıcı olabilir. Duygu yoğunluğu otomatik olarak azalır, kaygı bozukluğu adından çıkarak eşlik edilebilir hale gelir.
Yetişkin Terapisi ile ilgili ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Varoluşçu Terapi ile ilgili ayrıntılı bilgi için tıklayınız.